Doların Ateşi Düşecek Gibi Görünmüyor

Dolar her geçen gün yükseliyor, rekor kırmaya devam ediyor. Peki bu artış daha ne kadar devam edecek?

Okan Üniversitesi, Finansal Riskleri Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Targan Ünal, yurtiçi kaynaklı para politikasındaki belirsizliğin USD’deki değer kazancını hızlandırdığını söylüyor. Aslında tartışılması gerekenin dövizde satış zamanının ne zaman başlayacağı olduğunu belirtiyor: “Bu konuda fikir verecek bazı göstergeler var. Örneğin USD’nin ana birimler karşısındaki değerini ölçen dolar endeksi: DXY. 2014 yılının Haziran ayından Şubat 2015 sonuna kadar yani dokuz aylık artış: % 21. Bu doların küresel çapta değer kazanmaya devam edeceğini gösteriyor. Ayrıca eldeki veriler de bu artışın süreceğini gösteriyor, beklentilerin bir sonucu olarak da gelişen ülkelerin para birimlerindeki değer kayıpları da sürmekte. Yani bu durum bile ekonomilerin finans piyasalarını korkutmaya yeterli.”

Ünal bu durumun, Amerika’nın 2013 Mayıs ayında aldığı karar sonrası beklenen gelişmelerden biri olduğunu anlatırken “Amerika, cari açığının finansmanını sağlamak için dolar basıp tahvil alarak bu şekilde dünya finans piyasalarında yarattığı parasal genişlemeyi, 2014 yılının ortasına kadar tahvil alımlarını azaltarak sonlandırmaya çalıştı. Amerikan bankalarının gelişmekte olan ülkelere aktarmış oldukları doları geri çağırmaya başlamaları, küresel mali piyasalarda satış baskısı yarattı. Yabancı fonların bu ülke ekonomilerinden kaçışı hızlandı, bu ülkelere sermaye girişi durakladı. En önemlisi de, bu ülkelerin borsalarındaki yabancılar hisse senetlerini satarak dolar almaya başladı. Bu durum, gelişmekte olan ülke ekonomilerinin merkez bankalarının piyasaya dolar sürmesine neden oldu” diyor.

targan-unal

Ünal doların daha da değer kazanmasına neden olacak gelişmelerin beklentisi olduğunun da altını çiziyor ve bu gelişmeleri şöyle sıralıyor:  

–          Amerikan Merkez Bankası FED’in para daraltma kararı üzerine faiz oranlarının yükselmesi,

–          Faiz artışının bir değer artışına da yansıyacağı beklentisiyle gelişen ülke kurlarının riski yerine Avrupa’ya göre hala çok yüksek faizli görünen Amerikan tahvillerine yönelme beklentisi,

–          Açıklanacak Amerikan istihdam verilerinin beklentilerin çok üstünde olma ihtimali

Ünal: “Açıkçası yurt dışı piyasalarda gözlemlenen değişimler, kısa dönemde Türk Lirası’nın lehine değil” derken değer kaybedenler arasında neden Türk Lirası’nın önde olduğunu da açıklıyor:

–          Merkez Bankası’na yönelik tartışmalarda, doların içinde bulunduğu bu değer kazanma süreci hiç dikkate alınmadı, bu durum TL’nin üzerinde yarattığı ciddi baskının sürmesine neden oldu.
–          Döviz kurunda denge sorunu, arz ve talebin ortaya çıkardığı oynamalardan kaynaklanıyor. Türkiye’nin döviz gelirleri içinde ihracat gelirleri, sağlam kaynaklara dayanıyor olsaydı Amerika’nın 2013 yılında aldığı karar, döviz kuru dengesini bu denli etkilemeyecekti, bu kadar kırılgan hale getirmeyecekti. Bu durum, özelikle son yılda uygulanan ihracat politikalarının ne denli dışla bağımlı üretildiğinin de bir göstergesi oldu.

–           Merkez Bankamız’ın döviz kuruna müdahale için döviz satım ihalelerindeki döviz satış rakamlarının çok düşük kalması, doların değer kaybının daha da çok hissedilmesine neden oldu, piyasayı sakinleştirmedi. Açıkçası küresel piyasalarda görülmeyen sakinleşme emarelerine, Merkez Bankası’ndan beklenen önemli adımın da gelmeyişi eklenince, beklentiler olumluya dönemedi.

BULUTTA VERİ YEDEKLEME VE DEPOLAMA İÇİN YENİ ÇÖZÜM