Maskenin Ardındaki Robot: ChatGPT’nin Yeni Kişilikleri Neden Yetersiz Kaldı?

OpenAI, yapay zeka devriminin bayrak taşıyıcısı ChatGPT ‘yi daha “bizden biri” gibi hissettirmek için önemli bir güncellemeye imza attı.

ChatGPT Platformuna eklenen yeni kişilik modları ve tonlama seçenekleri, yapay zekanın o alışılagelmiş, mesafeli ve didaktik dilini kırmayı hedefliyordu. Ancak araçtırmacıların deneyimlerine göre, bu çaba teknik bir başarı olsa da, duygusal bağlamda hedeflenen “insani dokunuşu” yakalamaktan henüz çok uzak.

ChatGPT

Yeni güncelleme ile ChatGPT’ye daha samimi, daha resmi veya daha öğretici gibi farklı “maskeler” takmak mümkün hale geldi. Kağıt üzerinde bu durum, yapay zekayı soğuk bir ansiklopediden, sohbet edilebilir bir arkadaşa dönüştürecekmiş gibi duruyor. Fakat pratik kullanımda durumun pek de öyle olmadığı görülüyor. Eleştirinin odak noktası, bu kişilik değişimlerinin yüzeysel bir “kelime oyunu” olmaktan öteye gidememesi. Yapay zeka, seçtiğiniz moda göre daha fazla emoji kullanabiliyor, daha sokak ağzıyla konuşabiliyor veya daha ciddi durabiliyor; ancak bu değişimler, altyapıdaki o robotik ve hesapçı doğayı gizlemeye yetmiyor.

Yazıda vurgulanan en çarpıcı nokta, “insan olmanın” sadece doğru kelimeleri doğru tonda söylemek olmadığı gerçeği. Bir insanla konuşurken hissettiğiniz empati, anlık duygu değişimleri, bazen yapılan küçük hatalar veya duraksamalar, iletişimi “gerçek” kılan unsurlar. ChatGPT’nin yeni kişilikleri ise mükemmel birer taklitçi gibi davranıyor. Çok “insan gibi” görünmeye çalıştıkça, aslında ne kadar yapay olduğu daha fazla göze batıyor; bu da teknoloji dünyasında “tekinsiz vadi” (uncanny valley) olarak bilinen o rahatsız edici hissi tetikliyor. Sonuç olarak OpenAI, ChatGPT’ye yeni kıyafetler giydirmeyi başarmış olsa da, onun hala camın arkasındaki bir algoritma olduğu gerçeğini değiştirememiş gibi görünüyor.