Red Hat Küresel Müşteri Teknolojileri Raporu 2019 yayınlandı

Turkcell, Telko Bulutu, Red Hat Red Hat Enterprise Linux 8 Beta Red Hat Ansible Tower, hibrit bulut yönetimi, otomasyon Açık kaynak, Red Hat, Red Hat Küresel Müşteri Teknolojileri Raporu 2019 yayınlandı

Her yıl gerçekleştirilen Red Hat Küresel Müşteri Teknolojileri Raporu ’nda dünya çapında 51 ülkeden 400 Red Hat müşterisinin değerlendirmeleri yer alıyor. Soruları cevaplarken BT liderleri şu anda karşılaştıkları güçlüklerden, hizmete alma stratejilerinden ve onlara heyecan veren teknolojilerden bahsederken bütçelerine ve 2019’daki teknolojik önceliklerine de değindiler.

Red Hat Küresel Müşteri Teknolojileri Raporu:

  1. Sorulan tüm sorularda ve teknoloji alanlarında güvenlik önemini koruyor.
  2. Dijital dönüşüm, şirketlerin mutlaka yapması gereken bir şey olduğu halde gerçekleştirilmesi hala çok zor.
  3. Bulut ve konteynerlerin popülaritesi artmaya devam ediyor ancak bu teknolojilere yönelik strateji ve güvenlik konularında bazı soru işaretleri mevcut.

Ayrıca şirketlerin bulut ve konteyner planlarına rağmen geleneksel  sanallaştırılmış altyapı, hem yeni hem de mevcut iş yükleri söz konusu olduğunda hala birçok kurum için hayati öneme sahip. Öte yandan geleneksel, konteynerleştirilmiş ve bulut yerlisi ortamlarda Linux’un en önemli faydalarını elde etmek isteyen kurumlar, artık tek bir işletim sistemi üzerine yoğunlaşmanın öneminin farkında.

Otomasyon, bulut ve güvenlik arka arkaya iki yıldır en öncelikli BT yatırımları olarak yerini koruyor

Kurumların 2019’da BT yatırımlarında öncelik vereceği alanlar sırasıyla BT işlemlerinin otomasyonu, bulut altyapısı ve güvenliği olarak sıralanıyor. Bu üçlü, son üç yıldır farklı sıralarda olsa da yerlerini koruyor. Geçen sene yüzde 36’lık bir dilimin önceliği olarak üçüncü sırada olan otomasyon, bu sene yüzde 44’lük kesimin tercihi olarak birinci sıraya yerleşti. Bu değişim, üretkenliği artırmak ve harcamaları azaltmak için kurumların tüm BT’de manuel işlemleri ortadan kaldırmaya önem verdiğini gösteriyor. Bu değişim aynı zamanda otomasyon ürün ailesi Red Hat Ansible’a gösterilen talepte de gözleniyor. 2018 ile kıyaslandığında bulut ve güvenliğe dair rakamlar biraz inmiş  olsa da öncelik verilen diğer konularla arasında hala gözle görülür bir fark bulunuyor.

Yatırım önceliklerinde dördüncü ve beşinci sıra ise mevcut veya geleneksel BT ve kurum entegrasyonunun optimize edilmesi ve modernleştirilmesi yer alıyor. Red Hat’in müşterilerine göre veri ve uygulamalar tarafında gittikçe artan kurumsal gereklilikler, entegrasyonu daha önce hiç olmadığı kadar karmaşık hale getiriyor.

BT optimizasyonuna bakıldığında ise kurumlar eski yapılar yerine inovasyona yatırım yapmaya devam ediyor. Ancak birçok kurumda BT harcamalarının yüzde 50 ile 60 arası mevcut teknolojilere ayrılıyor.

2019 için önemli öngörüler 

Dijital dönüşüm: Devam ediyor ancak zor

Anket sonuçlarında da görüldüğü üzere, şirketler dijital dönüşümü gerçekten ciddiye alıyor. Bir önceki ankete göre 12 ay içerisinde yeni iş modeli kurmayı ya da yeni dijital ürün ve hizmet tanıtmayı planlayan şirketlerin oranı yalnızca yüzde 19’du. Son ankette bu rakam neredeyse iki katına çıkarak yüzde 35 seviyelerine ulaştı. Bu yüzde içerisindeki en kalabalık sektör ise finansal hizmetler sektörü (FSI).

Kurumlar, bulundukları rekabet ortamında farklılaşmak için teknolojiye (özellikle uygulamalara ve dijital kullanıcı deneyimine) önem vermeleri gerektiğinin farkında. Bu yüzden dönüşüm inisiyatifi planlamayan şirket yüzdesi yarıdan fazla azalarak yüzde 32’den yüzde 14’e düşmüş bulunuyor.

Tüm bu gelişmelere rağmen şeffaf bir dijital dönüşüm stratejisi geliştirmek ve bu stratejiyi uygulamak gerçekten çok zor. Bu yüzden ‘Dijital Dönüşüm Stratejisi’ veya ‘Dijital Çözüm Teslimi’ gibi doğrudan CIO’ya rapor veren yeni birimi oluşmasının sebebi de bu olabilir.

Sanallaştırma, kurumsal altyapılardaki etkisini göstermeye devam ediyor 

Red Hat’in iletişim halinde olduğu şirketler buluta geçmeyi hedeflese de, geleneksel sanallaştırılmış altyapılar, mevcut iş yüklerinin yanı sıra yeni uygulamaları hizmete almak için kullanılan en yaygın altyapı türü olarak dikkat çekiyor. Bu şirketler, yaptıkları sanallaştırmanın geleneksel bir sanallaştırmadan daha fazlası olduğunu belirtiyor. Bu şirketler, sanallaştırmayı kullanıcılarına self-servis bulut olarak sunmak istiyor. Cevaplayan şirketlerin yüzde 51’i, sanallaştırmanın ‘hizmet olarak’ sunmak istediği bir numaralı teknoloji olduğunun altını çiziyor.

Cevaplayan şirketlerin birçoğunun ortamında birden fazla hipervizör bulunuyor ve bu şirketler önümüzdeki birkaç yılda tek bir hipervizöre ağırlık vermeyi planlamıyor. Red Hat’in müşterileri sanallaştırılmış ortamlarının maliyetini ve karmaşıklığını azalmak istiyor ancak farklı iş yükleri ve ortamlar için farklı hipervizörleri tercih ediyorlar.

İşletim sistemleri: standart belirlemek 

Müşteriler kullandıkları işletim sistemi sayısını azaltmak istiyor. Araştırmaya katılan müşterilerin yüzde 15’i, BT altyapılarında 10 veya daha fazla işletim sistemi kullandıklarını belirtiyor. Önümüzdeki iki yılda bu rakamı azaltmak isteyen şirket sayısı ise yüzde 13. BT altyapılarında yalnızca bir tane işletim sistemi kullanan şirket oranı yüzde 3, önümüzdeki iki yıl içerisinde tek bir işletim sistemi kullanmak isteyen şirket oranı da yüzde 4 olarak ortaya çıktı. Bu alanda yüzde 33 ile en büyük yüzdeye sahip olanlar ise altyapılarında iki veya üç tane işletim sistemi kullanan şirketler. 2020’ye kadar yalnızca iki veya üç işletim sistemi kullanmak isteyen şirketler ise yüzde 38’lik bir dilim oluşturuyor.

Bulut stratejisi: hibrit bir dünyada yaşıyoruz 

Genel bulut stratejisine sahip olan şirketlerin oranının yüzde 6 olduğu ortaya çıktı. Cevaplayanların beşte birinden fazlası ise halen bulut stratejilerini oluşturuyor. Birçok kurum, iş yüklerine bağlı olarak özel ve genel bulutun bir arada veya birbirinden bağımsız çalıştığı bir yapı olan hibrit bulut stratejisini benimsemiş burumda.

Bu bilgiden yola çıkıldığında hibrit bulut stratejisine sahip olan şirket oranının yüzde 30 olması şaşırtıcı bir durum değil. Günümüzde iki veya daha fazla bulut platformu kullanan şirket oranı yüzde 45, önümüzdeki 12 ile 24 ay içerisinde bu sisteme geçmek isteyen şirket oranı ise yüzde 65. Katılımcıların sadece yüzde 11’i önümüzdeki iki yıl içinde bulut platformu kullanmayı planlamıyor. Yüzde 7’si ise önümüzdeki iki yıl içerisinde beş veya daha fazla bulut platformunu kullanmayı hedefliyor. Şu anda olduğu gibi önümüzdeki birçok yılda hibrit ve çoklu bulutlar etkisini sürdürmeye devam edecek.

Beş yıldan uzun süredir Red Hat açık hibrit bulut vizyonunu müşterilerine sunmaya devam ediyor. Böylece Red Hat’in müşterileri, çevikliklerini, karşılıklı işlerliği ve iş yüklerinin taşınabilirliğini, fiziksel buluttan genel buluta, tüm BT ortamlarında iyileştirmelerini sağlıyor.

Güvenlik: BT liderleri, sağlayıcıların bu alanda iyi olmalarını istiyor

Geçen yılda gerçekleşen güvenlik sorunları ve veri ihlalleri göz önünde bulunduran Red Hat, BT liderlerine sağlayıcılarını ve iş ortaklarını seçerken güvenliği göz önünde bulundurduklarını da sordu. Kurumlar, güvenli altyapı ve uygulama mimarilerine yardımcı olacak teknoloji sağlayıcıları mı seçiyorlar? Cevap büyük çoğunlukla evet oldu.

Şirketlerin yüzde 64’ü bir sağlayıcının güvenlik zafiyetlerine verdiği karşılığı ‘son derece önemli’ olarak nitelendirirken; yüzde 30’u ise bu durumun ‘çok önemli’, yüzde iki ise ‘önemli olmadığını’ açıkladı.

Konteyner platform sağlayıcılarını seçerken güvenlik bir kere daha önemli bir etmen oluyor. Cevaplayanların yüzde 85’i, sağlayıcılarını seçerken konteyner güvenliğinin son derece önemli veya çok önemli olduğunu düşünüyor.

Açık kaynak teknolojisini daha güvenli ve stabil yapmak ve desteklemek, ilk günden itibaren Red Hat’in konteynerlere yaklaşım biçimi oldu. Söz konusu bir şirketin ürünü veya açık kaynak uygulaması da olsa güvenlikten asla ödün verilmemesi gerekiyor. Sağlayıcıların da bu noktada müşterilerinin yanında yer alması ve tüm dijital dönüşüm mimarilerini ve yolculuklarını güvence altına alması gerekiyor. Veri miktarı arttıkça, saldırganlar daha da bilinçlendikçe ve saldırgan sayısı arttıkça güvenlik hem çok daha önemli hem de sağlaması çok daha zor olacak.

Perakende sektörünün dijital dönüşümü